Dünya Kadınlar Günü, 8 Mart'ta tüm dünyada kutlanıyor. Bu tarih, cinsiyet eşitliği konusunda toplum olarak hangi aşamada olduğumuzu değerlendirmek için uygun bir zaman.
Kariyer gelişimi söz konusu olduğunda kadınlar, erkek çalışanlara göre daha zorlu bir süreçle karşılaşmaya devam ediyor. Araştırmalara göre kadınlar, dünya genelinde üst düzey pozisyonlarda çalışanların 3'te 1'inden daha azını oluşturuyor. Ayrıca, Dünya Ekonomik Forumu'na göre kadınlar, erkeklerden %33 oranında daha az kazanç elde ediyor. İş fırsatlarına olan yaklaşım da iki cinsiyet arasında farklılık gösteriyor. Ortalama olarak, erkekler bir iş veya terfi için belirlenen kriterlerin yalnızca %60'ını, kadınlar ise ancak %100'ünü karşıladıklarında başvuru yapıyor. Ayrıca, daha yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, fazla özgüven gösteren kadınlar olumsuz tepkilerle karşılaşıyor.
Dünya genelindeki Google Pazarlama liderleriyle bu konu hakkında görüşüp kariyer öykülerini, karşılaştıkları zorlukları ve kariyerlerini geliştirme aşamasındaki kadınlar (veya herkes) için tavsiyelerini dinledik.
Yaşam boyu öğrenme yaklaşımını benimseyin
Sapna Chadha, küresel bir pozisyonda çalışmak istediğini daha en başından biliyordu. Chadha, ABD'den Asya'ya taşınmasını, kariyerinde bir dönüm noktası olarak tanımlıyor. Ancak, şu sözleri de ekliyor: "Aslında böyle bir taşınma planım yoktu. İş nedeniyle eşimin Asya'ya taşınması gerektiğinden olaylar bu yönde gelişti." Geriye dönüp bu günleri düşündüğünde, "Kadınlar olarak, bazı arzularımızı gerçekten yeterince güçlü bir şekilde dile getirebiliyor muyuz, merak ediyorum," diyor.
Chadha, herkese şu tavsiyeyi veriyor: "Birinin sizi sürekli yönlendirmesini beklemeyin. Yolunuzu kendiniz çizin. Ne tür fırsatlardan yararlanmak istediğinizi baştan belirlemezseniz tüm fırsatları değerlendirerek vakit kaybedebilirsiniz." Chadha, sözlerine şu şekilde devam ediyor: "Önümüzdeki birkaç yıl içinde gerçekten yapmak istediğim işlerin kısa bir listesini hazırlamam gerektiği artık biliyorum. Ancak en önemlisi, belirtilen gereksinimlerinin tümünü karşılamadığım işlere de başvuru yapmam gerektiğini anladım."
Chadha, "Önümüzdeki 10 yılda, pazarlama alanında başarı elde etmek istiyorsanız her şeyin giderek daha teknik bir boyuta ulaştığını anlamanız gerekir," diyor. Marka pazarlama elbette önemli. Ancak performans, büyüme oranı ve dijital pazarlama, iş dünyasında kritik bir rol oynuyor. Chadha, konu hakkında şunları da söylüyor: "Sanırım kadınlar teknik konularda çok iyi olmadıklarını düşünüyor ve bu nedenle teknik içeriğe sahip görevlerden kaçınıyor. Aslına bakılırsa, öğrenmenin yaşı veya öğrenilecek şeylerin bir sınırı yok. Pazarlama dünyasının teknik yönünden kaçınan kadınların tam potansiyellerini gerçekleştirmesi mümkün görünmüyor."
Doğru insanlarla ve uygun bir iş ortamında çalışın
Kristell Rivaille, pazarlama alanında çalışacağı ilk şirketi bir tuvalet sayesinde seçtiğini belirtiyor. Daha doğrusu, tuvalette gördüğü bir levha, kariyeriyle ilgili önemli bir kararı etkilemiş. Kağıt havluların tuvalete atılmaması gerektiğini belirten ve pek çok yerde gördüğümüz levhayla, iş görüşmesi için gittiği şirketin tuvaletinde de karşılaşmış. Ancak bu levhaya, ilgili ricanın nedeni de eklenmiş: Kağıt havlular ıslandığında tuvalet kağıdı gibi çözünmez. Rivaille, "İnsanların bana sadece ne yapmam gerektiğini söylemelerinden hoşlanmıyorum," diyor. "Benden istediklerini neden yapmam gerektiğini açıklayıp beni ikna etmelerini tercih ediyorum." Görüşmeye gittiği şirket aslında Rivaille'in ilk tercihi değilmiş. Ancak, gördüğü levha onda şirketin, çalışanlarının zekasına değer verip açık iletişimi teşvik ettiği izlenimini yaratmış.
Rivaille, konuyla ilgili fikirlerini şu şekilde dile getiriyor: "Kariyerinizle ilgili bir karar alırken rasyonel davranmak elbette önemli. Ancak, işin duygusal boyutunu da dikkate aldığınızda en iyi sonuçları elde edersiniz. Böylece, sevdiğiniz işi tutkuyla, yaratıcılıkla ve motivasyonunuzu kaybetmeden yapabilirsiniz." Hangi markanın veya ürünün sizi heyecanlandırdığını düşünmenin ötesinde, "doğru insanları ve uygun iş ortamını seçmelisiniz" diyor.
Rivaille, öz farkındalığın ve duygusal zekanın önemine de dikkat çekiyor. Kendinizi tanıdığınızda ve başkalarında bıraktığınız izlenimin farkında olduğunuzda "içinde bulunduğunuz duruma ve birlikte çalıştığınız insanlara bağlı olarak, daha esnek hareket etmeyi öğrenebilirsiniz. Bazı durumlarda kontrolü ele almanız, diğer zamanlarda ise durup çevrenizdeki insanları dinlemeniz gerekir."
Öğrenme fırsatlarını kovalayın ve konfor alanınızın dışına çıkın
Susana Ayarza, kadınların iş yerinde hak ettiklerini dile getirmekten çekinmemesi gerektiğini düşünüyor. Ancak aynı zamanda, çalışanların unvanlara ve kıdeme gereğinden fazla odaklanıp kişisel gelişimi göz ardı ediyor olabileceğini de belirtiyor. "Terfi almak elbette önemli. Bu, emeklerinizin takdir edildiğini gösterir. Ancak, öğrenme fırsatlarını yakalamak ve konfor alanınızın dışına çıkmak da en az terfi almak kadar önem taşıyor."
Brezilya'da çalıştığı sırada Ayarza, küresel çapta faaliyet gösteren bir ekibin liderliği yapmayı kabul ettiği dönemden bahsediyor. Bu teklif teknik olarak terfi sayılmasa da Ayarza, yeni pozisyonunu bu şekilde değerlendiriyor. "Benim için yepyeni bir deneyimdi. Farklı kültürlerle ilgili bilgi edinme şansım oldu. Bu da gelişimimde önemli bir rol oynadı. Şu an farklı bir yönetici olmamı, bana sunulan bu fırsata borçluyum."
Kariyer hedeflerini yeniden mercek altına almak da Ayarza'nın gelişimine katkı sağlamış. Birkaç yıl önce, pazarlama alanında üst düzey bir yönetici olmak istiyormuş. Ancak şu anda, uzun süreli bir etki bırakmaya ve daha anlamlı bir amaca ulaşmaya odaklanıyor. Bu konuda şunları söylüyor: "Belirli bir yaşa geldiğinizde, işinizde başarılı olduğunuzu gösteren sayılar, projeler ve girişimler önemini yitirecek. Toplumun ve çevrenizdeki insanların üzerinde bıraktığınız etkiyiyse hep hatırlayacaksınız."
Elinizden gelenin en iyisini yaparken kusurları hoş görün
Michelle Bryan-Low hayatının bir döneminde kariyerine yedi yıl ara verip Fransa'ya taşındı ve burada bir yaban domuzu avcı kulübesi işletti. "Kariyerim boyunca kurumsal bir şirkette çalışmak dışında hiçbir şey yapmasaydım böyle bir hayat tecrübesini asla kazanamazdım." Fransa'da geçirdiği yılların ne kadar kıymetli olduğundan bahseden Bryan-Low, taşra hayatından uzaklaşıp iş dünyasına dönmeye karar verdiğinde bazı endişeleri olduğunu söylüyor. "Becerilerime ve potansiyelime olan inancımı önemli ölçüde yitirmiştim."
Bryan-Low daha önce çalıştığı bir şirkette, benzer pozisyonda iş bulabildiği ve özgüvenini kazanmaya vakit ayırabildiği için şanslı hissediyor. Ancak, doğum izninden veya ücretli izinden sonra tekrar iş hayatına dönen kadınların, kariyerlerini ve özel yaşamlarını bir arada götürme konusunda yaşadığı zorlukları anladığını da belirtiyor. "Bir şeylerden sürekli olarak taviz veriyormuşsunuz hissi yakanızı bırakmıyor. Çocuklarınızdan uzak kaldığınız ve aynı zamanda, işinizi sevdiğiniz için suçlu hissediyorsunuz."
Bryan-Low, şu noktaya dikkat çekiyor: "Hiçbir kadının olağanüstü güçlere sahip olmadığını anlamak gerekiyor. Çıtayı o kadar yükseltiyoruz ki kendimizden beklentilerimiz gerçeklik sınırını aşıyor." Bryan-Low, ekibindeki kadınlara şu tavsiyeleri sunuyor: "Kendinize karşı anlayışlı olun. Her şey mükemmel olmak zorunda değil. El attığınız her alanda en iyisi olmaya çalışmayın. Elinizden gelenin en iyisini yaparken kusurları hoş görün."
Kararlarınızın ve seçimlerinizin sorumluluğunu alın
Kazuha Okuda, kariyerine yeni başladığı sıralarda çalıştığı bir firmada, potansiyelinin törpülendiğini hissediyordu. "Proje veya ekipleri yönetebilecek kapasiteye sahip olmama rağmen bana hep yan görevler verildi." Okuda, bu koşullarda çalışmaya devam ettikçe durumu kabullenmeye başladığını söylüyor. "İçinde bulunduğunuz şartlara alıştıktan sonra sorunu görememeye başlıyorsunuz. Sizi koydukları kutuyu benimseyiveriyorsunuz."
Okuda, erkek çalışma arkadaşlarıyla konuştuktan sonra, onlara çok daha önemli projelerin verildiğini fark ediyor. "Şaşırıp kaldım. 'Ben burada ne yapıyorum?' diye sorguladım. Hemen ardından bir plan yaparak, o şirketten ayrılıp başka bir yerde yönetici pozisyonunda çalışmaya ve beklentilerimi değiştirmeye karar verdim. Erken davranıp, farklı dinamiklere sahip yeni bir yerde çalışmaya başlamam kariyerime bambaşka bir yön verdi."
Okuda, "Dünyayı daha iyi bir yer haline getirme" misyonuyla kariyerinde ilerlemeye devam ediyor. "Kafamda böyle büyük bir hedefin bulunması kariyerime yön vermede bana yardımcı oluyor. Kiminle ve ne tür projelerde çalışacağım konusunda seçici davranıyorum." Okuda, sözlerine şu tavsiyelerle son veriyor: "Seçici davranmakta sorun yok. Kariyerinize yön vermesi gereken sizsiniz. Kararlarınızın ve seçimlerinizin sorumluluğu size ait."
Kariyerinizi geliştirmeye yönelik faydalı adımları, ücretsiz olarak sunulan Primer uygulamasında bulabilirsiniz.
Merakınızın peşinden gidin, cesaret etmekten korkmayın
Işıl Heves, kariyeri boyunca hep daha fazla sorumluluk alarak, daha fazla etki yaratmaya çalıştığını ve bu sayede pek çok yeni şey öğrendiğini dile getiriyor ve hikayesine yön veren ana dürtünün merak olduğunun altını çiziyor; “Üniversite zamanında başlayan “Ben ne yapmalıyım? Dışarıda beni nasıl bir dünya bekliyor?” soruları o andan bu yana merakımın peşinden giderek akademiden bankacılığa, hızlı tüketim sektöründen teknoloji dünyasına birbirinden farklı sektörlerde, rollerde ve şirketlerde çalışmamı sağladı. Bu deneyimler de hem kendimi daha fazla tanıyarak ne istediğimi anlamama hem de pek çok kişi için de cesur diye adlandırılabilecek adımlar atmama yardımcı oldu.”
Heves başarılı kadın rol model liderlerle çalışmanın da kendisine cesaret vererek iş hayatı boyunca kendi gelişiminde büyük bir şans yarattığını söylüyor ve ekliyor; “Yolculukta bir kadın olarak daha fazlasını yapmaktan, bilmediğiniz bir yola atılmaktan korkmamak, sarılmamız gereken en önemli dürtü.” Işıl Heves şu tavsiyede bulunuyor; “Özellikle teknoloji sektörü işin içine girdiğinde kendinizi sürekli güncel tutmanız gerekiyor. Her ne kadar hepimizin kısa vadede öncelikleri olsa da büyük resimde teknolojik gelişmeleri, tüketici yolculuğundaki değişimleri ve pazarlama trendlerini takip etmek ve kendinizi sürekli gündeme sıcak tutmak şart.
Dolayısıyla merakınız size “Neden, nasıl” diye sorduruyorsa, bir yandan da cesaretinizin size “Neden olmasın?” demeli ki, siz de o adımları atın.”