İnsanların sürekli bilgi aradıkları bir dönem ve çağda, eğitim içeriğine duyulan iştah hiç bu kadar yüksek olmamıştı. Bunu YouTube'da gördük. YouTube, ABD'deki kullanıcıların %86'sının genelde yeni şeyler öğrenmek için kullandıklarını söylediği bir platform. İşte bu yüzden eğitim içeriğine yatırım yapıyoruz.
Bunu anlayan bir marka varsa o da, TED'nin gençlik ve eğitim kolu olan TED-Ed'dir. Bir YouTube kanalı başlatmasından bu yana geçen altı yıl içinde TED-Ed, 1 milyarı aşkın görüntüleme ve 7 milyondan fazla abone elde etti. Şu anda TED-Ed'in kanalı, aylık 250.000 kullanıcı oranında büyüyor.
Diğer markaların TED-Ed'in başarısından neler öğrenebileceğini daha iyi anlamak için, şirketin kurucu direktörü Logan Smalley ile görüştük. TED-Ed'i kurmadan önce Logan, ödüllü bir belgeselci ve lisede özel eğitim öğretmeniydi.
Gina Shalavi: YouTube'da büyük ve etkileşimli bir abone tabanınız var. Başarınızın sırrı nedir ve başkaları, bunu nasıl elde edebilir?
Logan Smalley: Ekibim, kitlemizin düşünce tarzını anlama konusunda takıntılı. Bu düşünce tarzını da tek bir cümleyle toplamam gerekirse bu, "sürekli meraklı" olurdu. İnsanların yeni şeyler öğrenmeye karşı doğuştan gelen ve doymak bilmeyen bir arzusu var. Bizler; yüksek kaliteli, düşünmeyi teşvik eden sınırsız bir eğitim videosu kaynağıyla bu bilgi ihtiyacını karşılamaya odaklandık.
Kitlemizin sınırsız merakını beslemeye yönelik adanmışlığımız bizi, içerik hakkında, tek bir video oluşturmaktan ziyade bir kütüphane inşa etme ve abonelerimizle uzun soluklu ilişkiler kurma sanatı yönünden düşünmeye zorluyor. Bu yüzden, video hazırlarken daima şu iki soruyu soruyoruz: Bu video, izleyicilerin bir şeyler öğrenmesine yardımcı olacak mı ve onlara, daha fazla bilgi edinme konusunda ilham verecek mi? İlk soru, şu anda kişilerin kanalımızla etkileşime geçme nedenine değiniyor. İkinci soru ise, onların gelecekte kanalımızla yeniden etkileşime geçme ihtimalinin neden yüksek olduğu ile ilgili.
Bu iki stratejik sütunu, yani kitlenizin düşünce tarzını anlayıp buna yanıt vermeyi ve içerik üretimine bütüncül şekilde yaklaşmayı bir araya getirdiğinizde, artık yalnızca bir YouTube kanalı oluşturmuyorsunuz. Bir topluluk kazanıyor ve ortak bir değerler kümesini yüceltiyorsunuz.
En başarılı bulduğunuz özel bir tema veya format var mı?
İnsanlar TED hakkında düşündüklerinde, akıllarına genelde sahnede gerçekleştirilen TED Talks geliyor. Herkesin sevdiği, başarısı kanıtlanmış bu formattan ayrılıp TED-Ed'le tamamen animasyonlu videolar oluşturmaya başlamak büyük bir riskti. Alınan bu riske değdi.
Senaryo yazımı, resimli taslak, anlatı, müzik ve ses efektleri dikkatli biçimde kullanıldığında animasyonlar, hikaye anlatıcıların daha kısa sürede daha fazla bilgi iletmelerine olanak sağlıyor. İnsanlar bir anda ortadan kaybolsalardı dünyanın neye benzeyeceği ile ilgili geçenlerde hazırladığımız animasyonumuzu düşünün. Bu işlem sahnede konuşma şeklinde olsaydı, konuşmacı, bu görüntüyü dinleyici için oluşturmakta zorlanırdı. Ancak animasyon, dinleyicilerin, bir anlatıcı eşliğinde zengin, hareketli görseller yoluyla dünyayı turlamalarına imkan tanıyor.
YouTube'da deneyip başarısız olduğunuz bir şey oldu mu?
Kendimizi her zaman yenilikçi olmaya, yeni animasyon tarzları, konseptleri ve hikaye anlatımı içeriğine yönelik yeni yaklaşımlar bulmaya zorluyoruz. Aslında, neredeyse her video ile en az bir yeni şey deniyoruz ve bazen bunu başaramadığımız da oluyor.
Örneğin bazen, hikaye anlatıcı veya animasyoncu, performanslarına mizah katmaya çalışıyor. Mizah, işe yaradığında harikadır ve videonun eğitim değerini gerçekten artırır, ancak doğru şekilde yapılması en zor şeylerden biridir. Anlaşılması zor bir şaka veya metafor beklenen etkiyi yapmazsa, videonun tamamını rayından çıkarabilir.
YouTube kanalınızda başarısız olmuş denemeleriniz yoksa, yeterince risk almıyorsunuz demektir.
Ama bu, risk almanın doğasıdır. Başarısız olmaktan sürekli korkarsanız, asla olağanüstü bir şey oluşturamazsınız. YouTube kanalınızda başarısız olmuş denemeleriniz yoksa, yeterince risk almıyorsunuz demektir. Bu da ne kadar başarılı olabileceğinizi sınırlar.
"Başarmak için başarısız olman lazım" sözü önceden çok kez söylendiği için ben, bir şey eklemek istiyorum: Bunu, yalnızca başarısız olmanın tehlikeli olmadığı ve işler planlanan şekilde gitmediğinde kimsenin başkalarını suçlamadığı bir ortam oluşturursanız elde edebilirsiniz. TED-Ed'de, bir ekip olarak risk alıyoruz. Birbirimizin başarılarını paylaşıyor ve başarısız olduğumuzda beraber ders çıkarıyoruz.
Hedefi tutturamayan videolar hakkında konuşmanız ilginç. Neyin işe yarayıp neyin yaramadığını nasıl anlıyorsunuz?
YouTube gibi bir platformda yayın yapmanın en iyi yanı, diğer medyaların aksine, faydalı geri bildirimlere sürekli erişebilmeniz. Kişilerin içeriğinizle nasıl etkileşimde bulunduklarını anında ileten bir sinyal her zaman vardır. Bu sinyal, yorum şeklinde niteliksel veya izlenme süresi metrikleri gibi niceliksel olabilir. Tüm bu bilgilere her gün kesinlikle bakıyoruz ve bu da, sonraki adım olarak ne yapmamız (veya yapmamamız) gerektiğine karar vermemize yardımcı oluyor.
İnternet birbirine bağlı ve interaktif bir alan. Bunu avantaja çevirin.
YouTube'un DNA'sına işleyen işbirlikçi ve iki yönlü felsefesi bizim için gerçekten önemli. Örneğin, her eğitimcinin veya uzmanın bir video ile ilgili fikir gönderebildiği bir açık saha sürecimiz var. İnternetle ilgili güzel olan şey de bu; birbirine bağlı ve interaktif bir alan. Bunu avantaja çevirin.