2012 yılındayız. Ses hızını geçen hava dalışçısı Felix Baumgartner 24 mil yükseklikten Dünya'ya serbest atlayış yapıp ses duvarını aşarken rekor sayıya ulaşan 8 milyon insanla birlikte onu canlı izliyorsunuz. Başka bir sekmede Psy'ın Gangnam Style şarkısı bilmem kaçıncı kez çalıyor. Birkaç ay içinde 1 milyar görüntüleme sayısına ulaşan ilk YouTube videosu olacak. Elbette tüm bunları masaüstü bilgisayarınızda, yani global web trafiğinin yaklaşık %85'ini oluşturan bir cihazda yapıyorsunuz.
Aynı yıl Think with Google'ı yayınlamaya başladık. Hedefimiz basitti; dijital pazarlamacılara Google verilerini temel alan davranışsal ve kültürel trendler hakkında tek bir noktadan analizler vermek.
Geçtiğimiz on yılda çok şey değişti. İlk olarak bu makaleyi mobil cihazdan okuma ihtimaliniz çok daha yüksek çünkü cep telefonu kullanımı artık global web trafiğinin neredeyse %60'ını oluşturuyor. Bu zaman diliminde Think with Google, uygulamaların yaygınlaşmasından sesli aramaların popülerliğinin artmasına kadar yeni dijital teknolojiler ortaya çıktıkça tüketici davranışındaki gelişimin grafiğini çıkardı.
10. yılımızı kutlamak için dijital pazarlamanın geçirdiği bu evrimin hikayesini anlatan 10 faydalı analizi sizlerle paylaşıyoruz.
2012: TV'den online videoya geçiş başlıyor
Londra'da düzenlenen 2012 Olimpiyatları'nın açılış töreni, dünya çapında 900 milyon kişilik bir kitle tarafından TV'de izlendi. Olimpiyat oyunları sona erdiğinde NBC, bunu ABD tarihinin en çok izlenen televizyon etkinliği ilan etti. Ancak o zamanlarda bile önemli bir davranış değişikliği başlamıştı. Geniş bant erişimi arttıkça daha fazla kullanıcı TV programları yerine online içerikleri tercih ediyordu.
2012'de yapılan bir Think with Google araştırmasında 18 ile 49 yaş arasındaki yetişkinlerin %31'i günde iki saatten az TV izlediğini, 13 ila 24 yaşındakilerin %44'ü TV'ye kıyasla online video izleyerek daha fazla zaman geçirdiğini söyledi.
2013: İnsanlar hayatın hem pratik hem duygusal yönleri için Arama'ya güveniyor
On yıl önce bile Google'da her ay 100 milyar arama yapılıyordu. O zamanlar insanların arama sırasında ne yaptıklarını, nerede bulunduklarını, ne zaman ve nasıl arama gerçekleştirdiklerini iyi biliyor ve bu bilgileri Google Trendler sitemizde paylaşıyorduk. Ancak arama yapma nedenleri hakkında daha az bilgiye sahiptik.
2013'te yapılan bir çalışmadan elde ettiğimiz sonuçlar, insanların Arama'yı pratik sorulara yanıt almaktan duygusal ihtiyaçlar üzerine düşünmeye kadar pek çok nedenden dolayı kullandıklarını ortaya koydu.
2013'te yapılan bir çalışmadan elde ettiğimiz sonuçlar, insanların Arama'yı pratik sorulara yanıt almaktan ("Bu ayakkabıları nereden alabilirim?") duygusal ihtiyaçlar üzerine düşünmeye ("Kim olmak istiyorum?") kadar pek çok nedenden dolayı kullandıklarını ortaya koydu.
2014: Çok ekranlı davranış ana akım haline geliyor
2010'da sporseverler Dünya Kupası'nı izlerken ellerinde tutabilecekleri tek şey atıştırmalıklarıydı. Aynı yıla ait Google verilerine göre, her maç başladığında insanlar TV ekranlarına o kadar kilitleniyorlardı ki, hâlâ masaüstü bilgisayarlardan yapılma eğiliminde olan online aramalar bir anda düşüyordu.
2014 Dünya Kupası'ndan önce o yılın UEFA Şampiyonlar Ligi verilerden yararlanarak güçlü bir tahminde bulunduk: "ikinci ekran." Yani hayranların büyük ekranda bir etkinliği izlerken aynı anda mobil cihazlarda da gelişmeleri takip etmesi ana akım haline geliyordu.
2015: Satın alma öncesinde tercihlere yön verip algıyı şekillendiren milyonlarca anla mikro anlar ortaya çıkıyor
2015'e geldiğimizde alışveriş yapanların mağazaya gitmeden önce ayrıntılı bir liste hazırladıkları günler çoktan geride kalmıştı. Bunun yerine insanlar, etkinlik yapmak, bir şeyler keşfetmek veya ürün ya da hizmet satın almak istediğinde cihazlarına (ve günden güne akıllı telefonlarına) yöneliyordu.
2015'te akıllı telefon kullanıcılarının %82'si mağazada alışveriş yaparken telefonlarından bilgi aldı.
"Mikro anlar" adını verdiğimiz bu anlar giderek yaygınlaşıyordu. O sene akıllı telefon kullanıcılarının %82'si mağazada alışveriş yaparken telefonlarından bilgi aldı.
2016: İnsanlar gerçek zamanlı olarak ilham arıyor
Mikro anlardan ilk kez bahsetmemizden bir yıl sonra, bu davranışsal değişimin başka bir yönünü keşfettik. İnsanlar aradıkları şeyin hemen o anda olmasına ek olarak hemen yanı başlarında bulunmasını istiyorlardı. ABD'de, "yakınımda" ifadesini içeren mobil aramalar bir önceki yıla göre %136 arttı.
Google'ın o zamanki Kuzey ve Güney Amerika'da Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Lisa Gevelber, iki yıl sonra bu trendi yansıtan bir yazısında şu ifadeleri dile getirdi: "'Yakınımda' arama ifadesinin kullanımı reklamverenler için önemli bir bilgi. İnsanlar yakınlarındaki bir şeyi arıyorlarsa bu, oldukça güçlü bir niyetin işaretidir."
2017: Mobil hız, başarıya ulaşmak için kritik hale geliyor
2017'de bir mobil web sayfasının yüklenmesi için gereken ortalama süre 22 saniyeydi.
Bu pek uzun bir süre gibi görünmeyebilir ancak o yıl yapılan Google araştırmasına göre, online bir işletmenin başarıya ulaşıp ulaşmayacağını belirleyebiliyordu. 126 ülkede 900 bin mobil reklama ait açılış sayfasının analiz edildiği araştırmada, sayfa yüklenme süresi bir saniyeden 10 saniyeye çıktıkça, mobil site ziyaretçisinin siteden hemen çıkma olasılığının 2,2 kat yükseldiği bulundu.
2018: Video hem etkileşimli hem sosyal bir deneyim olarak öne çıkıyor
Telefonlarına gömülmüş, etraflarında olup bitenlerden habersiz insanları hepimiz görmüşüzdür. Belki de internetin uzun zamandır izole edici bir deneyim olarak haksızlığa uğramasının nedeni budur.
2018'de Z kuşağı 10 kişiden 7'si, başkalarıyla video izleyerek kendilerini daha yakından bağ kurmuş hissettiklerini söyledi.
Bununla birlikte, 2018'e ait YouTube verileri yalnızca birkaç yıl sonra çok popüler hale gelecek bir trendin ortaya çıktığını gösterdi; videonun hem etkileşimli hem sosyal bir deneyim olarak öne çıkması. Örneğin, izleyicileri bir YouTuber ve takipçileriyle aynı anda etkinlik yapmaya (ders çalışma, temizlik yapma, okuma) teşvik eden videolara büyük ilgi duyulduğunu gördük. Ayrıca Z kuşağı 10 kişiden yedisi, başkalarıyla video izleyerek kendilerini daha yakından bağ kurmuş hissettiklerini söyledi.
2019: Sesli yardım teknolojisi müşteri davranışını şekillendiriyor
Sesli asistanlara olanak tanıyan teknoloji yüz yıldan fazla süredir bir şekilde hayatımızdaydı. Aslına bakılırsa bu teknolojinin kökleri, ampulden önceki bir Thomas Edison icadına kadar uzanır.
Yaklaşık 150 yıl sonra teknoloji yaygınlaştı ve insan davranışlarını etkilemeye başladı. 2019'da global online nüfusun %27'si cep telefonlarında sesli aramayı kullanıyordu.
2020: Online kaynaklar vazgeçilmez hale geliyor
Koronavirüs pandemisi ofis, mağaza ve okulların kapanmasına neden olurken 2020'de dünya genelinde neler olacağını hiçbir Arama verisi öngöremezdi.
Çoğu insan sokağa çıkma yasaklarının olduğu dönemde yeni beceriler edinmek üzere çalıştı. YouTube verilerine göre dünya çapında, başlığında "yeni başlayanlar için" varyantları bulunan videolar 7 milyardan fazla görüntülendi ve bu videoların ortalama günlük görüntüleme sayısı, pandeminin ilk birkaç ayında %50'den fazla arttı.
2021: Ortak çalışmaya dayalı, sanal deneyimler kalıcı olarak hayatımıza girdi
2021'e ait Arama verileri, pandeminin neden olduğu davranışsal ve kültürel değişikliklerin geçici olduğunu düşünenleri haksız çıkardı.
İnsanlar normallik duygusunu geri kazanmak ve özledikleri şeyleri yapmaya başlamak için sabırsızlanıyordu. Sanal ortamdaki sosyal deneyimler tamamen ortadan kaybolmadı.
Bir yandan insanlar normallik duygusunu geri kazanmak ve özledikleri şeyleri yapmaya başlamak için sabırsızlanıyordu. 2021'de dünya genelinde "hayvanat bahçesi biletleri" ifadesini içeren aramalarda 2 kat artış olduğunu gördük. Ancak sanal ortamdaki sosyal deneyimler tamamen ortadan kaybolmadı. Örneğin, aynı dönemde "beraber izleme partisi" terimini içeren aramalarda da önceki yıla göre %90 oranında bir artış gördük.
2022: Şu ana kadar başardıklarımızdan ilham alarak geleceği planlıyoruz
Geldik 2022 yılına. Verileri analiz edip trendleri paylaşıyoruz. Müşteri davranışında yaşanan evrime ışık tutuyoruz. Ayrıca, kapsayıcılıktan gizliliğe kadar çeşitli konularda Google'ın çıkardığı dersleri gerçek zamanlı olarak paylaşıyoruz. Kısacası, 10 yıl önce lansmanımıza ilham veren hedef, tüm çalışmalarımıza yön vermeye devam ediyor ve önümüzdeki 10 yıl da bize rehberlik edecek. Geleceğin neler getireceğini dört gözle bekliyoruz.