Alışveriş sezonu hızla yaklaşıyor. Okula Dönüş ile başlayan, ardından Siber Pazartesi, Bekarlar Günü, Black Friday ve yeni yıl sezonu ile devam edecek oldukça yoğun bir çeyrek bizleri bekliyor.
Özellikle enflasyonun hızla yükseldiği Türkiye’de, tüketicilerin satın alma davranışlarının evrildiğini, tercihlerinde avantajlı fiyat ve kampanyaların öneminin arttığını görüyoruz. Bu zorlayıcı ortamda pazarlamacılar, markalarına güvenli bir yol haritası çizmek ve değişen müşteri ihtiyaçlarını karşılamak için sürdürülebilir çözümler üretmeye çalışıyor.
Türkiye’deki lider perakende yöneticilerine 2022 alışveriş sezonuna nasıl hazırlandıklarını ve tüketici beklentilerine dair öngörülerini sorduk. İşte verdikleri yanıtlar:
Tüketici, saklanabilir ürünler için çoklu alımı alışkanlık haline getiriyor
2022 alışveriş sezonu, gündemin de getirdiği tedbirli hareket etme mantığı doğrultusunda, insanların ekonomik anlamda tahminlerinin daha net olduğu bir yıl. Tüketiciler, ihtiyaçlarını ve hatta gelecek ihtiyaçlarını, ürün-fiyat fırsatları gördüklerinde karşılamayı ve sonraki günlere hazırlıklı olmayı tercih ediyorlar.
Özellikle saklanabilir, son kullanım tarihi uzun ürünlerde, büyük boy pakete yönelim, temel temizlik ve kişisel bakım ürünlerinde çok fazla çoklu alım davranışı oluştuğunu gözlemliyoruz. ‘’Avantajlı bir teklif varsa 4-5 tane alayım, nasılsa ihtiyacım olacak” bakış açısının alışverişteki etkisini ciddi anlamda hissediyoruz.
Tüketicilerin artık en önemli beklentilerinin belli kalitedeki bir ürünü olabilecek en uygun fiyata almak olduğunu söyleyebiliriz. Herkes kendi hayat standartları içerisinde kendi tasarrufunu ya da “akıllı harcamasını” yapma peşinde. Bu nedenle bu konuda markaların da kendilerini anlamalarını ve destek olmalarını bekliyorlar.
Diğer yandan her üç kişiden ikisi haftada en az bir kez online alışveriş yapıyor1 ve en çok alınan kategoriler arasında market alışverişi ilk üçün içinde. İnsanlar artık online alışverişe çok hakim ve karşılarında çok fazla alternatif var. Bu nedenle online marketlerin kullanıcıları tatmin edebilmeleri için ürün çeşitliliği, bulunurluğu, avantajlı teklifler, kaliteli bir hizmet ve markanın kendilerini doğru anlaması çok daha kritik bir hale geldi.
Kişiye özel teklifler, kullanıcılara kişiselleştirilmiş şekilde yaklaşım artık kullanıcıları sadık bir kullanıcı hale getirmenin en önemli maddesi.
Ürün önerilerinin ve tecrübelerin kişiselleştiği bir geleceğe ilerliyoruz
Pandemi süreci ve ardından gelen yeni yaşam tarzı, tüketici tercihlerini önemli ölçüde etkiledi. Alışverişin daha özgürleştiği ve yeni fırsatların da doğduğu bir gelecek önümüze serildi.
Perakende sektöründe kişiselleştirme trendi öne çıktı. Bütün ürün önerilerinin, tecrübelerin kişiselleştiği bir geleceğe doğru hızla ilerliyoruz. Teknosa olarak şirket içerisinde sahip olduğumuz birinci taraf veriyi, sunduğumuz kişiselleştirilmiş deneyimi daha da iyiye götürmek ve müşterilerimizi değer yaratan yeniliklerle buluşturmak için analiz ediyoruz.
Örneğin, geçen yıl haziran ayında lanse ettiğimiz yeni sadakat programımız TeknoClub ile de müşterilerimizin alışveriş alışkanlıkları ve tüketim eğilimlerine göre farklılaştırılmış Teknosa içi ve dışı avantajlar ve ayrıcalıklar sunuyoruz.
Önümüzde perakende sektörü açısından hareketli bir dört ay var. Bu dönemde başarıyı yakalamanın en doğru yolu müşterinin beklentilerini daha iyi anlamaktan ve beklentilere en uygun ürün portföyü ve promosyonları sunmaktan geçiyor.
Trendler yakından takip edilmeli ve müşteri içgörüleri mutlaka ön planda tutulmalı. Belki en önemli kriter bu yoğun alışveriş yapılan aylarda müşteri deneyimini odağa koyup bu kriteri en üst seviyede tutabilmek.
Yapılan araştırmalarda müşterilerin yüzde 80’inden fazlası yaşanılan deneyimin, ürünler ve fiyatlar kadar önemli olduğunu belirtiyor. Araştırmalara göre her 3 kişiden biri kötü bir deneyim yaşarsa markayı terk edeceğini söylüyor. Deneyimin yanı sıra yeni nesil müşteriler için sürdürülebilirlik, ulaşılabilirlik, şeffaflık ve güven ilişkisi de çok önemli.
Tüketiciler markalardan samimiyet bekliyor
Pandeminin etkisinin azalması, maskelerin çıkması, hızla yükselen enflasyonist ortam… Özellikle böyle dönemlerde işinizde pazarlamanın gerçek rolünü hatırlamanız çok önemli. Pazarlama, bir satışın gerçekleşmesi için tüketiciyle, müşteriyle, misafirlerinizle güvene dayalı bir ilişki yaratmaktır.
Alışveriş kolaylığı, yaratıcı kampanyalar, her zaman avantajı yaşatabilmek, hızlı teslimat, kolay iade süreçleri, ürün içeriklerini online’da da mağazada dokunurcasına hissettirecek görseller… Tüm bunları bir araya getirdiğinizde mükemmel deneyimi yaşatırsınız. Ancak her şeyi mükemmel kılsanız dahi işin içinde samimiyet yoksa iletişiminizi bir adım öteye taşımakta zorlanabilirsiniz.
Örneğin geçen sene Muhteşem Kasım alışveriş sezonu döneminde LC Waikiki olarak televizyon reklamları yerine kaynaklarımızı müşterilerimize daha fazla indirim yapmak için kullanmayı tercih ettik. Onların aile bütçelerine daha fazla destek olmayı yürekten istediğimiz Kasım indirim dönemimizi e-ticaret sitemiz ve uygulamamızda gerçekleştirdik. Oluşturduğumuz ek kaynakla hem indirime giren ürün sayısını, hem de indirim miktarını arttırdık.
Gerçekleştirdiğiniz pazarlama faaliyetlerinde müşteriyi satın almaya yönlendirebilmek için yeterli güvenin oluşmuş olması gerekiyor.
Bu yılki alışveriş sezonu için ise açıkçası net bir beklentimiz yok, belirsizliği en iyi şekilde yönetmeye çalışıyoruz.
Markaların tüketiciye destek olması için yapması gereken israftan kaçınmak ve elde edilen o can suyunu pazara geri verebilmek. Sürdürülebilir büyüme için tüketiciye avantaj sağlamaya devam etmemiz gerekiyor.